Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Hoşgeldiniz, Misafir.
Son Ziyaretiniz: Perş. Ocak 01, 1970
Toplam Mesajınız: 2
 

AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Şiirde Ahenk

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Simge Öksüz
Yönetici
Simge Öksüz


Mesaj Sayısı : 825
Nerden : Mersin/Tarsus
Yaş : 26
Manda
Kayıt tarihi : 17/01/11

Şiirde Ahenk Empty
MesajKonu: Şiirde Ahenk   Şiirde Ahenk Icon_minitimePaz Nis. 08, 2012 6:18 pm

İç kafiye de denilen aliterasyon ise en ilkel toplumlardan çağdaş milletlere kadar her devirde ve her edebiyatta kullanılan bir ahenk öğesidir. Aliterasyonu "aynı dize içinde belli seslerin" yinelenmesi olarak tanımlayabiliriz.
Fakat aliterasyon yapılırken yinelenmek üzere seçilen sesler ve bu sesleri içeren sözcükler tesadüfen kullanılmamalıdır. Mesela romantik duygular anlatılırken veya bir bahar tasviri yapılırken "ç, k, p" gibi sert ünsüzlerden kaçınmak gerekir. Anlatmaya çalıştıklarımızı somut örneklerle ifade edelim. Divan edebiyatı şairlerinden Nef'i baharın güzelliğini şu beyitle tasvir etmiş:

Erdi yine ürdi behişt oldu hava amber sirişt
Âlem behişt ender behişt her guşe bir bağ-ı irem ( Nefi )
(Yine nisan ayı geldi, hava amber kokulu oldu; dünya cennet içinde cennet gibidir.)

Bu dizelerde işlenen temaya uygun olarak "r, ş" sessizlerinin bulunduğu sözcükler seçilmiş, okuyucuya bahar gelince işittiğimiz yaprak hışırtıları ve kuş cıvıltıları işitsel olarak duyurulmaya çalışılmıştır. Ayrıca Sait Faik'in "Hişt Hişt" hikâyesinde anlattığı; baharda, doğayla iç içeyken duyabileceğimiz, nereden ve neyden geldiğini anlayamadığımız fakat bize canlılığı, hareketi sezdiren sesler "behişt, sirişt" kafiyeleri ile duyurulmuştur.
Yine Nef'i bir savaş sahnesini anlatırken şu iki dizeyi yazmış:

Evc-i hevada siyt-i çekaçak-ı tiğden
Avaz ü ra'd ü saika reh güm-künan olur
(Savaş alanındaki at kişnemelerinden ve kılıç şakırtılarından ürken yıldırımlar gökte yolunu şaşırır.)

Bu beyitteki imgenin harikuladeliği bir yana seçilen sözcüklerdeki aliterasyona hayran kalmamak elde değil. Şair "siyt-i çekaçak-ı tiğ" derken kınından çıkarılan ve sonra çarpışınca çak çuk diye sesler çıkaran kılıç seslerini işittiriyor bizlere; ayrıca ikinci dizede de "ra'd ü saika" ve "reh güm-künan" sözcüklerindeki aliterasyonla gök gürültüsünü işitmemizi sağlıyor.
Aynı temayı işleyen Köroğlu bir koçaklamasının dörtlüklerini: "Meydan gümbür gümbürlenir / Divan gümbür gümbürlenir" dizeleriyle bitiriyor. "Gümbürlenmek" buluşuyla "gümbür" yansıması cenk meydanındaki gürültüyü işitmemizi sağlıyor.
Nazım Hikmet "makinalaşmak" şiirinde şöyle der:

Trrrrum
Trrrrum
Trrrrum!
Trak tiki tak
Makinalaşmak
İstiyorum!

Şair, bu dizelerde anlatmak istediği makineleşmek arzusunu ses taklitleriyle pekiştirerek unutulmaz dizeler oluşturmuştur. Anonim halk edebiyatına ait bir şiirden aldığım: "Bahçeye de kurdum çifte salıncak / Yar gelip yar gidip sallanacak" dizeleri ses ve ahenk yönünden değme şairlere taş çıkartacak cinstendir. Bu dizeleri okurken sallanan bir salıncağın ahengini işitmemek mümkün değildir.
Çok sevdiğim şair Fazıl Hüsnü'den de örnekler vermek istiyorum. Şairimiz Kınalı Kuzu Ağıdı şiirinde şöyle diyor:

Kara koyun kuzular kuzulamaz
Me deme
Kara koyunun kuzusu, kınalı kuzum
Görür görmez yüzünü, bekle azıcık
Me me deme

Bu beşlikte şair "k, z" sesleriyle aliterasyon yapıyor; ayrıca 1. ve 3. dizelerde her sözcük "k" ünsüzüyle başlıyor. Şairimiz bu ahenk unsurlarıyla yetinmeyip 2.ve 5. dizelerdeki sözcükleri "me" hecesiyle bitirerek kuzu melemesini işitmemizi sağlıyor.
"Malazgirt Ululaması" başlıklı destanında çok özgün bir buluşla okuyucuyu hayran bırakıyor şair.

Savaşanlar yer sayılarınca değil
Gök sayılarıncadırlar ey oğul
Bizim yıldızlarımız
Çok daha...

Bu dörtlükteki "sayılarıncadırlar" buluşuyla aliterasyondan başka "karınca" çağrışımıyla savaşanların çokluğu daha da vurgulanmış oluyor.
Lise tahsili gören herkes Fuzuli'nin şu beytini duymuştur.

Dest-busu arzusuyle ölürsem dostlar
Kuze eylen toprağım sunun anınla yâre su
(Ey dostlar, sevgilinin elini öpme arzusuyla ölürsem, mezar toprağımdan bir testi yapıp onunla yâre su verin.)

Bu dizelerde dikkati çeken sesler "su" sesleridir. Şairimiz bu seslerin bulunduğu sözcükleri seçerek Arap çöllerinde "suu, suu" diye inleyen birinin iniltisini duyurmaya çalışıyor.
Son olarak ses virtüözü olarak niteleyebileceğimiz Behçet Necatigil'in "Kilim" şiirindeki aliterasyondan bahsedeyim. Şair bu şiirde çarpık ve plansız kentleşmeden, ürettiğimiz her şeydeki zevksizlikten bahsediyor. Kentlerdeki bu zevksizlik ve gürültü kirliliği temaya uygun ahenksiz kelimelerle okuyucuya duyuruluyor. Şair öyle kelimeler seçiyor ki okurken rahatsız oluyoruz. Kısaca ahenksizliğin ahenk olarak kullanıldığı bir şiir yazmış Necatigil. Şiir çok uzun olduğu için birkaç dizesini yazmakla yetineceğim.

Çok çiğ, çiçek -hiç yok- hani bu kilimde?
Hani beyaz, beyaz, beyaz. Beyazları ne yaptın?
Çok çiğ bu kızgın yaz, çiğ bu kara kış!
Bari biraz kışlarda. Çıplak, çok çiğ!
Çok çiğ bu çığlık, bu en bol renk: Kara! Ben sana.
Çok çiğ kesik öksürük, çiğ çatlak çağıltı.

Bu şiirin tamamını bulup yatmadan önce iki defa sesli okuyun; mümkünü yok uyuyamazsınız. Çünkü birileri beyninize bir çekiçle "çok çiğ çağ" diyerek vurur.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://edebiyat.ace.st
 
Şiirde Ahenk
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Şiirde Ahenk
» Şiirde Ahenk
» Şiirde Ahenk
» Şiirde Ahenk
» Şiirde Ahenk

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Türk Edebiyatı ve Tarihi :: Türk Edebiyatı Dersi-
Buraya geçin: