Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Hoşgeldiniz, Misafir.
Son Ziyaretiniz:
Toplam Mesajınız: 2
 

AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Şiirde Ahenk

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Simge Öksüz
Yönetici
Simge Öksüz


Mesaj Sayısı : 825
Nerden : Mersin/Tarsus
Yaş : 26
Manda
Kayıt tarihi : 17/01/11

Şiirde Ahenk Empty
MesajKonu: Şiirde Ahenk   Şiirde Ahenk Icon_minitimePaz Nis. 08, 2012 6:29 pm

Şiirimizde sıklıkla başvurulan ahenk unsurlarından biri de tekrarlardır. Aynen tekrar edilen ekleri, kelimeleri ve kelime gruplarını redif olarak tanımlamış ve daha önce örneklendirmiştik. Bu bölümde Divan edebiyatında tekrir (yineleme) denilen kelime tekrarlarından bahsedeceğiz. Bu tür tekrar unsurlarını Divan şairleri edebi sanat kabul ediyordu.
Bana göre tekrir sanatının en güzel örneği Fuzuli'ye ait aşağıdaki beyittir:

Canı için kim ki cananın sever canın sever
Canı kim cananı için sevse cananın sever

Aruzun "faailaatün, faailaatün, faailaatün, faailün" kalıbıyla yazılmış olan bu harika beyitte "can ve canan" sözcükleri altı defa kullanılmış, ayrıca "sevmek" fiili dört defa yinelenmiş, "için ve kim" sözcükleri de ikişer defa metinde yer almıştır. Kalıba uygunluk, kafiye ve rediflerin mükemmelliği, aliterasyon ve asonans güzelliği bir yana, bu beyit gerçek sevginin ne olduğunu çok güzel ifade etmektedir. Şiirde biçim ve içerik mükemmelliği denince aklıma ilk gelen örnek budur.
Fuzuli birinci dizede "kim ki kendi canı için cananını -eşi, çocukları, akrabaları, dostları- severse o aslında kendi canını sevmektedir" diyerek gerçek sevginin karşılıksız olması gerektiğini vurguluyor. İkinci dizede tezat sanatı yaparak "kim kendi canını cananı için severse aslında o cananını sevmektedir" diyor. Kendi canını sevmeyen, içki içen, az uyuyup çok çalışan, ufak tefek hastalıkları önemsemeyen bir insan düşünelim ve bu insanın genç yaşta öldüğünü veya kötürüm olduğunu var sayalım. Kendi canını sevmeyen bu kişinin kime kötülüğü olur? Elbette ki ailesine. Bunun tersi ise sağlığına, yemesine içmesine önem veren bir insan düşünelim. Onun geçirdiği uzun ve sağlıklı ömrün kime faydası olur? Elbette ki ailesine.
Yunus Emre'nin de tekrir sanatına örnek gösterebileceğimiz çok güzel bir beyti vardır:

Beni bende demen bende değilem
Bir ben vardır bende benden içerü

Bu beyitte ben sözcüğü altı defa yinelenmiştir.
Düzyazıda kelime tekrarı yapmak, aynı cümlede bir sözcüğü birden fazla kullanmak -edebi sanat olmaktan vazgeçtik- çok önemli bir kusurdur. Bu kusurların sıklığı yazan kişinin kelime dağarcığının yetersizliğini gösterir. Yinelemeler şiirde edebi sanat kabul edilir; çünkü yinelemeler şiire ses yönünden ahenk kattığı gibi bir duygu veya düşüncenin pekiştirilerek vurgulanmasını sağlar. Fakat planlanmadan, hesapsız yapılan kelime tekrarları şiirde tekdüzelik de oluşturabilir. Yinelemelerde dikkatli ve ölçülü olmak gerekir.
1989'da vefat eden Orhan Murat Arıburnu, İstanbul'un Laleli semtinde oturan sevgilisi için şöyle bir şiir yazmış:

Lalelim
Laleli'de oturur.
Laleli, lale olur lalelimden.
Laleli'den geçilir
Lalelimden geçilmez.

Şair bu harika şiirinde sevgilisine "lalelim" demektedir. Belki onun adı Lale'dir, belki de şair sevdiğini laleye benzettiği için "sevgilim, Lale'm, Ayşe'm" diyecek yerde "lalelim" diyor. Sevgilisinin oturduğu semt Lalelidir. Laleli semti, şairin gözünde, sevgilisi orada oturduğu için laleye benzemektedir, yani bu semti çok sevmektedir. Şair şiirin sonunda "geçmek" fiilini önce temel, sonra mecaz anlamda kullanıyor. Laleli bir semttir, oradan her yolcu gibi geçmek mümkündür, ama şairin sevgilisinden vazgeçmesi mümkün değildir. Dikkat edilirse bu şiirde yinelenen sözcüklerin hiçbiri gereksiz değildir.
Ahmet Haşim bir şiirini "Akşam, yine akşam, yine akşam. / Göllerde bu dem bir kamış olsam" dizeleriyle bitirirken yinelemelerin gücünden yararlanarak bir arzusunu vurgulamaktadır.
Şiirde ahengi her şeyin üstünde tutan Servet- i Fünun'un büyük şairi Cenap Şahabettin, Elhan-ı Şita (kış nağmeleri) başlıklı şiirinde kar yağışını tasvir ve taklit ederken diğer ahenk öğelerinden olduğu gibi yinelemelerden de yararlanıyor.


Sağdan sola soldan sağa lerzan ü girizan
Gâh uçmada tüyler gibi gâh olmada rizan


Necip Fazıl'ın "Otel Odalarında" başlıklı şaheseri sanırım Cumhuriyet döneminde yazılan şiirlerdeki yinelemelerin en güzel örneğidir. Bu harika şiirden birkaç beyit yazıyorum:

Bir merhamettir yanan daracık odaların
İsli lambalarında isli lambalarında
Gizli bir akis kalmış gelip geçen her yüzden
Küflü aynalarında küflü aynalarında
Bir sırrı sürüklüyor terlikler tıpır tıpır
İzbe sofalarında izbe sofalarında
Duyuluyor zamanın tahtayı kemirdiği
Tavan aralarında tavan aralarında
Ağlayın aşinasız sessiz can verenlere
Otel odalarında otel odalarında

Son olarak Dağlarca'dan bir örnek vererek yazımı noktalıyorum:

Oğullarla Analar
Er oldu o
Giysi verdiler şayak
Sağlam mı sağlam
Ayakkabı verdiler kabaralı
Sağlam mı sağlam
Kütüklük verdiler kösele
Sağlam mı sağlam
.
Savaşa girdi o
Düşüverdi ilk kurşunda
Dayandı anasının yüz bin yıllık yüreği
Sağlam mı sağlam
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://edebiyat.ace.st
 
Şiirde Ahenk
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Şiirde Ahenk
» Şiirde Ahenk
» Şiirde Ahenk
» Şiirde Ahenk
» Şiirde Ahenk

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Türk Edebiyatı ve Tarihi :: Türk Edebiyatı Dersi-
Buraya geçin: